Bir önce ki yazıda belirttiğim gibi bugün hastaneyi birbirine kattım! Sabah erken saatte hastaneye gittim,danışmaya dün genel cerrahin bana karşı olan tutumunu anlattım onlar da beni bir üst kata hasta haklarına yönlendirdi. Burada da durumu anlattım ama yine aynı cümlelerle karşılaştım. Hatta görevlinin bana söylediği ‘bir doktor bu ultrasonu istemiş ama burada ki doktorumuz uygun görmemiştir,o zaman da yapmak zorunda değil’ dedi. Neye göre uygun görmediğini,beni muayene bile etmediğini belirtince git diğer genel cerrahlarda şansını dene belki onlar bakar gibi bir yaklaşımla karşılaştım. Israrla endokrin doktorunun bu tetkiki istediği,araştırma hastanelerinin yoğun olduğunu,doktorun keyfi durumdan dolayı bana bakmadığını belirtsem de bir üst katta ki genel cerrahlarda şansımı denemek için odadan postalandım. Üst kata çıktığımda kendisinin hastane müdürü olduğunu bildiğim kişiyi gördüm ve en düzgün cümlelerle dün başıma gelen durumu kendisine anlattım. Benle ilgilenmeyen doktorun alanın da çok iyi olduğunu,gerek yoksa bu ultrasonun çok da önemli olmadığını söyledi. Üstüne basa basa ve yavaş cümlelerle bun tetkiki endokrin doktorunun istediğini,diğer hastanelerin yoğun olduğunu ve bana uzak olduğunu,hastane ve doktor seçme hakkımı kullanarak bana en yakın hastaneye geldiğimi söyledim. Arkadaşlar müdürün bana aynen söylediği şu ‘doktorunda hasta seçme hakkı var,isterse sana bakmak zorunda değildir.’ Bunun üzerine ben de ‘ben bir suçlu ya da katil olabilirim doktor yine de bana bakmak zorunda,haklarımı biliyorum,elimde kaşeli reçete var’ deyince kendisi benim böyle cümle kurmama karşı şaşırdı ve tekrar kağıdı elimden alıp baktı. Sonra ‘hee tamam sen Cerrahpaşa dan geliyormuşsun,sadece meme ultrasonu çekilecek,şimdi anladım’ deyip yanında ki görevliye kağıdı gösterip benimle ilgilenilmesi için emirler yağdırdı. Bu görevli de ‘aslanım dünü dünde bırak,dün yaşadıklarını burada anlatırsan kimse sana bakmaz’ dedi. Ben de yine kayış koptu tabii ki ama sesimi yükseltmeden cevaplar vermeye çalışıyordum. Muayene olmadığım halde benden ücret alındığını,alt tarafı sadece meme ultrasonu çektirmek istediğimi belirtince,görevli doktoru beklememi ve derdimi ona anlatmam gerektiğini söyleyip bankoya doğru kaçtı. Konuyla halen alakasız olan hastane müdürünün emriyle kaydımı yaptırdım. Kayıt sırasında sekreterden de gereksiz bir çıkış yedim. Gelip kaydımı yaptırmadığım için kimse benle ilgilenmezmiş tabii ki de! Bi ara düşündüm acaba Fransızca mı konuşuyorum diye! Karşılıklı küçük laflardan sonra odadan ayrıldım,tabii ki koridorda müdürün yine lakayt tavrına maruz kalarak aşağı katta ki bankoya inip kağıdımı verdim. Orada ki görevli kağıda bir telefon numarası yazıp Ocak sonu gibi arayarak randevu almamı söyledi. Hastanenin her yeri sorun,buna benzer bir olayı yine bu müdür ve doktorlar arasında yaşamıştım. Siz bir şey söylediğiniz de hemen tehditkâr cümlelerle karşılaşıyorsunuz. Dün hemşireye enjeksiyon odasının kalabalık olduğunu ve uluorta mı soyunacağım dediğim de ‘şartlar böyle yapacak bir şey yok’ cümlesiyle karşılaştım!... Bu tavırlar içinde sakin kalmak benim adıma zor elbet ama elimden geldiğince sakinliğimi koruduğumu ve asla saygısızlık yapmadığımı biliyorum.
     Arkadaşlar süreç çok zor,özellikle çok küçük ve toy gözüktüğümüz için bunlar başımıza geliyor! Mümkünse hastane ve mahkeme sürecinde yanınızda bir yakınınız,büyüğünüz ya da bir arkadaşınız olsun. Tek başına uğraşmak gerçekten çok zor ve bunu bir de ameliyat süreci var. Özellikle ameliyat zamanlarınız da yalnız kalmayın. Ben çok küçük bir operasyona yalnız girdim ve hemşirelerin bakışları ‘Kız evsiz mi bu? Eee evsizse ameliyat olacak o kadar parayı nerden bulmuş? Amaaann küçük de bu,yazık çocukcağıza bi başına gelmiş buralara….’ bakışlarına maruz kalıyorsunuz. Ve bir tavsiye,hiçbir hemşire yakınınız kadar ilgili olamıyor. Onlar için sizin gömleğinizi serumlu kolunuzdan geçirmek bile bir külfet. Tabii ki her hastane için ve çalışanları için bunu söylemek doğru olmaz ama bunlar da benim tecrübe ve gözlemlerim!...

    Küçük bir dipnot düşecek olursam; dün vurulduğum iğnenin acısı akşam çıktı. Sanki popmu köpek ısırmışta üzerine sopayla vurmuşlar gibi acıyor,biraz ayağımın üzerine basamıyorum hatta popomun sol tarafına oturamıyorum. Bunları asla sizi korkutmak için yazmıyorum,bu yol çok zor ve ağrı dolu olacak şimdiden bunlara hazırlıklı olun diyorum. Bir şey yok gençler,iyileşince geçiyor…  
   (Bir meme ultrasonu uğruna yâ Rab ne gençler heder oluyor…)




    Merhaba arkadaşlar;
    Sürece başlayalı 25 Aralık 2015 itibari ile tam 1 yıl oldu ve ben sonun da hormona kavuştum. Endokrine vermiş olduğum kan testlerinin de çıkmış olmasıyla pazartesi günü iş çıkışı bol koşturmacalı bir güne başladım. Bulunduğum konum ve iş yerinden izin alamadığım için iş çıkışı tüm vasıtaları kullanarak hastaneye gittim. Zar zor da olsa hastaneye yetiştim,bilgi işlemden endokrine kayıt için sıraya girdim. Sıra bana geldiğinde görevli randevumun olup olmadığını sordu,ben sadece sonuç göstereceğimi söyledim. Bunun üzerine tekrar endokrine danışmamı yoksa yapılan kayıtın iptal olmayacağını belirtip beni endokrine yönlendirdi. Endokrin sekreterine gittiğim ve beni görünce ‘senin bugün burada ne işin var,siz Perşembe günleri geliyorsunuz. Randevu gününüze göre gelin’ deyince benim şalterler attı. Bana vermiş oldukları randevu kartına randevu yazmamışlardı bunu belirtip gösterince ‘biz yazmışızdır ama sen almadan gitmişsindir’ gibi bir de gereksiz çıkış yedim. Kartın randevu kısmının boş olduğunu gösterince hatasını çokta kabul etmeyerek Perşembe gününe randevu yazdı. Ben acemi olduğum için sonuçları göstermek için bile randevu alınacağını bilmiyordum,onlarda söylemediler. Olur da size de vermezlerse üstelemeyin çünkü kan tahlilleri çıktıktan birkaç gün sonra giderseniz mecburen sizi araya sıkıştırıyorlar. Ama eğer risk almak istemiyorsanız orada ki sekreterleri uyarın ve randevu vermedikleri belirtin.
    Yine Perşembe sabahı uzun ve bol koşmalı bir yola çıktım. Bilgi işlemden kaydımı yaptırdıktan sonra sıramın gelmesi için beklemeye başladım. Ama önümde tam yetmiş kişi vardı ve benim hastaneden sonra dönülecek milyon kilometre yolum vardı. Uslu uslu sıramı beklerken bir baktım benden sonra gelenler ara da kaynayıp içeri girdiler. Hani hacı hacı Mekke de bulur değimi var ya trans transı da endokrinde bulur oldu. Sıram gelsin diye saf saf otururken trans bir kadın elinde ki kağıdı bana gösterip ‘boşuna bekleme git gir alıyorlar içeri’ dedi. Sabaha kadar çalışmış olmama ve onca yolu koşarak gelmeme hatta uykusuzluktan ölmeme rağmen sıramı beklemeye devam ettim. Saat ilerledikçe sıra da hızlanmıştı ve sonun da bir avuç insan kaldık. Sıra gelmeden randevu kartını sekretere vererek dosyamı içerden istedim. Numara sıramızın önceliğine göre bizi oda başlarına diktiler. Endokrine ilk geldiğim doktora düştüm ben de tesadüfen,beni görünce hemen tanıdı zaten. Kan testleri inceledi,kadın doğuma gidip gitmediği sordu. Gittiğimi ve her şeyin normal olduğunu belirttim. Sustanon ve nebido hormon ilacı tercihimi sordu,sustanonu tercih ettiğim için reçeteye bu ilacı yazdı ve üç haftada bir vurulmam gerektiğini belirtti. Tekrar ki endokrin muayenesinden önce mamografi ve polikistikover sendromu olduğum için altı ay da bir kadın doğuma muayene olmamı istedi. Bu sonuçlar ile dört ay sonra tekrar endokrin muayenesine gelmem gerektiğini belirtti ve hayırlı olsun diyerek doktor odadan ayrıldı. Asistanı gerekli olan reçeteyi yazdı,tam odadan çıkacaktım ki diğer asistanı girdi odaya. O da hemen beni tanıdı ve ilacı almadan önce yumurtalıklarımı dondurmam için Cerrahpaşa’nın  kadın doğumu ya da Çapa hastanesi ile görüşmemi söyledi. Eğer istiyorsanız her hangi bir hormon ilacı almadan yapmanız gerek bunu. Tabii ki bu uygulama Türkiye de çok yaygın olmadığı ve pahalı olduğu için benim tercih listemde olmadığını ve gerekli olmadığını söyledim.
    Bir daha ki endokrin randevusunu yıl sonu olduğu ve randevu defteri olmadığı için alamadım. Ocak ayında tekrar gelerek randevu alabileceğimi söylediler. Hastane de daha fazla oyalanmayarak ve hormon iznini kapmış olmanın sevinciyle hastane karşısında bulunan eczanenin birinden üç adet sustanonu aldım. Sevincimden neredeyse ağlamak üzereydim. Onca günün,yolların,zorlukların ve bir çok aksiliğe karşı küçük bir ampül ilaçla kazanılmış bir savaştı bu. Tabii ki bu durumu anneme söylemedim,biliyorum ki bir ton tantana edecekti. Aynı hızla geldiğim o yolu uçarak geri döndüm.
      İlaç alımımın düzenli olması için hemen hormonu vurulmadım. Dört gün daha bekleyip 21 Aralık 2015’in (-En uzun geceye denk gelmesi ayrı güzel-) sabah saatinde hormona başlamış bulunmaktayım. İğneyi vurulduktan sonra artık psikolojik mi bilmiyorum ama bir titreme geldi. Üşümek değil de böyle iç titremesi gibi bir şey. Biraz yürüyünce hafif ağrı ve yanma oldu. İlacın dağılması için hastane içinde biraz yürüdüm ve hafiften iğne yerine ovaladım ki ilaç olduğu yerde birikip kitle yapmasın diye. Oturduğumda hafif yanma ve ağrı oldu onun dışında her hangi bir şey olmadı. Hazır hastanedeyken mamografi için sıra aldım ama doktorun ‘bu hastane bunu yapamaz,kırk yaşında ki insanlara zor yapıyor,senin yaşın daha genç hiç yapamazlar,araştırma hastanesine git,bu hastane bunu kaldırmaz ‘ cevabıyla karşılaştım. Sadece genel muayeneye gelmiş olduğumu ve anormal bir durum var mı onun kontrolüne geldiğimi belirtsem de doktor bunu bu hastanenin yapamayacağını,araştırma hastanesine gitmem gerektiğini söyledi. Bence sırf homofobisi yüzünden bu muayeneye yaklaşmadı,yoksa yirmi yaşından itibaren kadınların genel mamografi muayenesine gitmesi gerektiğini sağlık bakanlığı her taraftan ilan ediyor.
Üstelik yapmadığı muayene yüzünden benden ücret aldılar,o an çok üstelemedim ama yakın tarihte tekrar gidip doktoru gerekli yerlere şikayet edeceğim. Benden önce bir sürü yirmi yaş altı insan girip muayene oldu ve sorun çıkarmadı. Bu yaptığı resmen homofobi ve doktorluk mesleğine etik bir davranış değil.
Not: hormon reçetenizi hastanede kaşeletmezseniz iğneyi vurmuyorlar,bilginize! Ayrıca reçetenize 21 günde bir yazdırırsanız reçetenizin tarihini sürekli olarak güncelletmek zorunda kalmıyorsunuz.
 
   İlerleyen günlerde hastaneyi birbirine katacağımı hissederek yazıyı burada sonlandırıyorum…


HORMON İLACININ KAŞELİ REÇETESİ

                         MAMOGRAFİ İÇİN KAŞELİ REÇETE                         
  Bugün endokrinden hormona başlamak için onayı aldım. 4 doz sustanon yazdı. Şimdilik bu yazı burada dursun ilerleyen günlerde hormon nedir,ne işe yarar,sustanon,nebido da ne? Sorularını anlatmaya çalışacağım. Şu an biraz zafer sarhoşuyum mazur görün!...

  Bu hafta sınav haftası olmasından mütevellit polis arkadaşlar sağ olsun her yerimizi iyice mıncırdı yine. Ben lisans mezunu olmama rağmen piyasa diplomamı beğenmediği için bölüm değiştirme adına açık öğretimden çok alakasız bir bölümü okuyorum. Biz transların en büyük korkularından biri kimlik tabii ki. Girişte,sınav salonunda bilumum bir sana bir de kimliğe sonra tekrar sana sonra tekrar kimliğe bakıp baştan aşağı süzülme süreci o anlar. En zorunda girişte ki polis kontrolü. Sen karasızsın zaten hangisine gitsem diye,sonra erkek polise yönelirsin önce bi afallar sonra bakar sağına soluna geç der,gidersin. Kadın polise gitsen ayrı erkek polise gitsen ayrı. Ben önceki aramalarda hep kadın tarafına gidiyordum,hani kapıda kimliğe bakılıyor bazen tongaya düşmeyelim diye. Birkaç kere baktılar da. Arkamda onca kız ben elimde pembe kimlikle dert anlamaya çalışıyorum orada. Tabii ki asla ben trans erkeğim demedim ama işte ‘saçlarım kısa olduğu için yanlış anlaşılıyorum,alıştım,önemli değil heehe hee’ diye sırıtıyordum inceden. Bu hafta karar verdim kadın tarafından geçmemeye. Okula erken gittim,çok acele etmedim sıraya geçmek için. Uzaktan baktım polis kimliğe de bakıyor mu diye,sonra sıra azalınca daldım erkek tarafına. İki seferde de yırttım. Yalnız ikinci arama için erkek polise yönelip kollarımı açtım üzerimi araması için,polis şöyle bi baktı,süzdü sonra iyice mıncırdıktan sonra geç dedi. Ah o on saniyelik acaba anladı mı duygusu nasıl bir histir öyle! Yeter mi yetmez tabii ki,bir de bunun sınav salonu var ki orda görevli çok pimpirikli ise bittin. Acemi görevli daha riskli,her şeyi irdeliyorlar,sınav giriş belgene,öğrenci kimliğine bakıyor yetmiyor kimlik istiyor. Ben hiçbir zaman kimliğimi çıkarıp masaya koymadım,isterlerse verdim,kontrolden sonra hemen cebime koydum.
    Size burada tavsiyem, görünüşünüze ne kadar güvendiğinizle ilgili davranın. Benim her ne kadar suratım keskin hatlara ve erkeksi yapıya sahip olsa da bana bile abla diyen yabancılar var!...  Öncelikle kapıda sizden şüphelenirlerse sakın inatlaşmayın,eğer görünüşünüze yüzde seksen üzerimde güveniyorsanız öyle geçin erkek kontrol tarafına. Biz ne kadar erkeksi dursak da onlar bir şekilde anlıyor,görünüş güvenliği bu yüzden önceliğiniz olsun. Bir de kalabalığı kullanın,o zaman sıra hızlı ilerlesin diye yüzünü bakmak yerine hemen ceplerinizi aramaya davranıyorlar. Göğüs bölgesini özellikle mıncırıyorlar aman çok büyük göğüslü arkadaşlarım çok dikkat edin. Özellikle korse tarzı elle aramada belli olacak bir şey giymişseniz. O vakit yakalanırsanız ya ameliyat olduğunu ya da kaburganızın çatlak olduğunu desteklemek için korse taktığınızı söyleyin. Tabii ki her durumda kurtarıcı olamayabilir ama denemek zorundayız bu taktikleri.
     Ben bu hafta giriş ve sınav salonun da istemedikleri için kimliğimi göstermedim. Zaten çıkarken sınav kağıdında,kitapçıkta adınız koca koca yazıyor ve fotoğrafınız var. Eğer hormon almış ve görüşünüz değişmişse yanınızda durumunuzu açılayan belgelerle gidin. Salon görevlisini dışarıya nazikçe çağırıp durumunuzu anlatın ve bundan rahatsız olduğunuzu uygun kelimelerle anlatın. İlla kimliğinize bakmak isterlerse dışarıda etrafta kimse yokken bakmalarını rica edin. Unutmayın arkadaşlar her zaman nazik ve yapıcı olun,asla bu durumdan dolayı böyle olma zorunluluğu içine kapılmayın. Ne kadar güler yüzlü ve nazik olursanız işiniz o kadar kolaylaşır.
    Genetik sonuçlarımı 13 Ekim 2015 de  Zeynep Kamil hastanesine vermiştim ve 6 Kasım da sonuçlarımın çıktığını söylemek için hastaneden aradılar. Herkes gibi benim de umut ettiğim o ‘xy kromozomu’ değil sahip olduğum ‘xx koromozomu’ çıktı. Eğer sonuç xy çıksa idi interseks(hermafrodit) olma durumum olacaktı ki bu da hastane ve hukuksal açıdan kolaylık sağlayacaktı. Doktorun söylediğine göre x ve y kromozomuna ayrı testler yapıp neden erkek gibi hissettiğimin bir nedeni olabileceğini,yani kromozomların daha detaylı araştırılabileceğini belirtti. Doktora bu testlerin prosedür olduğunu ama bunu psikiyatrim ve ilgili diğer doktorlarla paylaşacağımı belirtip hastaneden ayrıldım.
     Neredeyse sürecin en önemli adımlarını tamamlamış oldum. Şimdilik endokrin sonuçlarının çıkmasını ve endokrin doktoru ile görüşmeyi bekliyorum. Sonrasında Aralık ayının son günü Şenol hoca ile görüşmemiz var. Eğer her hangi bir aksaklık olmazsa yeni yıla hormonlu domates olarak girebilirim.
    Not: Cerrahpaşa hastanesi endokrin bölümüne 13 Kasım 2015 de vermiş olduğum kan sonuçları 1 Aralık 2015 de çıktı. Endokrin için gerekli olan regl’in üçüncü gününde verilecek kanı 30 Kasım da verdiğim için halen beklemekteyim. Sonuçlarınızı sonuc.ctf.edu.tr adresinden kontrol edebilirsiniz,barkod numarası yazan yere laboratuvar sonuç alma kartında yazan rakamları yazacaksınız.
(Bugün aylardan Aralık ve beklemekteyiz!...)


Tıbbi Genetik Test Sonucu











  
     Şenol hoca ile ikinci görüşme için yollara düştüm yine. Bir önceki görüşmede sorduğu sorulara yakın sorular sordu. Babamın durumumdan haberdar olup olmadığını ve söylemeyi düşünüp düşünmediğimi sordu. Annemle babam ayrı olduğu için babamın bizim neler yaptığımızla çok ilgisi yok. Yıllar önce görüşmeyi bile zar zor kabul etmiş bir adama çıkıp ben böyle hissediyorum,sen ne diyorsun babişko demeyeceğim hiçbir zaman. Ama illa ki bir gün görüşeceğiz,tabii ki tüm süreci tamamladıktan sonra. Şenol hoca da bunun farkında olmalı ki babama anlatmam gerektiğini vurguladı birkaç kez. Tam bu ne ya,böyle mi olur psikiyatrist derken hormona başlayalım o zaman dedi. Ben de daha hormon nedir ne değildir çok da bilmediğim için maddi olarak bu değişime hazır değilim dedim. Sanıyorum ki ilk iğneyle kıllar vücudumda ip gibi dizilecek,birden sesim kalınlaşacak.
     Doktor hormona başlayalım dediğinde hemen reçete yazıp al vurul diyemiyor. Psikiyatri doktoru ile görüşmenizin altıncı ayı dolduğunda sizin ilk öncelikle endokrin ve tıbbi genetik testlerini yaptırmanızı istiyor,bu bölümlere sevk kağıdı yazıyor. (Cerrahpaşa da sevk kağıdı olmadan randevu dahi alamıyorsunuz,ben bizzat denedim olmadı.) İki bölüme aynı anda sevk etmeyebilir,önce tıbbi genetik sonra endokrin sevki verebilir,burada telaşlanacak bir durum yok bu sizin durumunuza göre değişiklik gösterecektir. Bu testler sonucunda hormon alımınıza engel her hangi bir hastalığınız yoksa endokrin doktoru izniyle hormon reçetenizi alıyorsunuz. Hormon alımına engel hastalıklar neler derseniz,şeker,karaciğerde oluşan hastalıklar,troid,böbrek yetmezliği,kalp hastalığı gibi ve bir çok organınızın hormon alımına engel olmayacak durumda olması lazım. Hormon en çok karaciğeri yorduğu için sizden içiyorsanız sigara ve alkolü bırakmanız öneriliyor. Ki sigara içmeye devam edenlerin ameliyat izlerinin daha geç iyileştiğinin kesin bilgileri mevcut.
      Beni aynı anda iki bölüme sevk etti  ama nerdeyse bir sene dolduktan sonra. Çünkü ailenizden biri ile görüşmeyi ısrarla istiyor ve annem çok çok sonra geldiği için süreç uzadı. Annemin ısrarla görüşmeye gelmemesinden dolayı anneme bir yazı yazdı. Bu yazıda ‘oğlunuz 8 ay önce cinsiyet değişikliği yapmak için polikliniğimize başvurmuştur. Hormon kullanma aşamasındadır. Hormon kullanmasına karar vermeden önce sizinle görüşmemiz gerekmektedir. Bir sonra ki görüşmede eğer görüşme fırsatımız olmazsa,endokrinoloji bölümü hormon başlamak için tetkiklere başlayacaktır. Saygılarımla.’ diye bir yazı yazdı ve ben de anneme postaladım hemen,annem yazıyı görünce telaşlanmış,çokça ağlamış ve içine iliştirdiğim numara ile doktoru aramış. Bu yazıyla limoni olan aramızı da biraz düzeltmiş olduk zira annemle yaklaşık üç aydır hiçbir şekilde görüşmüyor ve birbirimizden bi haberdik. İlk fırsat bulduğum anda ailemin yanına gittim. Bu süre zarfında her gün anneme benim artık böyle olduğumu kabul etmesini ve böyle yaşayamayacağımı anlattım durdum. İllaki bağırış çağırış oluyor, anneme yanımda getirdiğim transseksüellik ile ilgi birkaç broşür verdim ve 'Benim Çocuğum' belgeselini, 'Erkler Ağlamaz ve Tomboy' filmlerini izlettim.Şanslı mıyım bilmiyorum da annem bu filmleri çoktan izlemiş bile. Geri dönüşümde doktorla görüşmesi için annemi de yanımda getirdim,çok istemese de ben sonra gelirim yalanları atsa da bir şekilde tuttum kolundan Şenol hocanın kapısına getirdim. Kapıda uzunca ama çok uzunca bir süre bekledik çünkü başka hastalarda da vardı ve biz en son alınacaktık içeri. Annemim benim hakkım da doktorla görüşmesi tabii ki felaketle sonuçlandı diyemem,ama çokça beni şikayet etmesi,bu da hiçbir şeyini bana anlatmıyor deyip durması doktoru da çileden çıkarmış olmalı ki sizinde bir psikolojik destek almanız lazım demeye kadar gitti konu. Konuşulan ben değil annemdi o gün. Sonrasında Şenol hoca konuyu toplayıp,’sizin çocuğunuz bir erkek,beyin olarak bir erkek gibi düşünüyor ve hareket ediyor,eğer gerçekten çocuğunuzu değiştirmek istiyorsanız ilk önce onun beynini değiştirmeniz gerekli. Bunu artık bir ameliyatla mı yoksa başka bir şeyle yaparsınız bilmiyorum ama artık kabul aşamasına geçin’ dedi. Tabii her anne gibi benim annem de çok ikna olmadı,giderken bana gizliden lût kavmi ile ilgili dini bir kitap bırakmış. Görünce deli oldum çünkü içinde bizim gibi olan insanların öldürülmesinin emredildiği yazıyordu. İşin aslına bakarsan transseksüellik ile ilgi bir şey de yoktu o kitapta.
     Tekrar en başa dönersek ben annemi sürecin dokuzuncu ayında getirebildiğim için işler biraz uzamış oldu. Ve doktor 5 Ekim Pazartesi gününe bir randevu daha verdi. Bu görüşmeden sonra endokrin ve tıbbı genetik bölümlerinin gerekli testleri yapması için bir reçete yazdı. Dahili endokrin bölümüne inip reçetenizi veriyorsunuz ve onlarda size en uygun zaman dilimine randevu veriyor. (Bu randevu endokrin yoğunluğuna göre değişiyor. Bana bir ay sonrası için verdiler,üç ay sonraya alanlar da olmuş. Burada da panik yapmıyoruz tabii ki.)
     Bu randevuda endokrin doktoru ile görüşüp durumunuzu anlatıyorsunuz sonrasında size bir dosya açılıyor ve elinize üzerinde adınızın yazdığı pembe bir randevu kağıdı veriyorlar. Bu tüm hastalara uygulanan bir uygulamadır. Endokrin benden ertesi gün ve regl’in üçüncü günü kan vermemi istedi. Sonuçların büyük bir bölümü ertesi gün çıkıyor ama tam test sonuçlarının çıkması yirmi yada daha fazla günde oluyor. Kan vermek için sıra aldıktan sonra endokrin için aldığınız parkodu onaylatıyorsunuz,size verdiği kağıdı yan tarafta ki pencereye verdikten sonra üzerinde isminizin olduğu tüplerle sıra numaranızı bekliyorsunuz ve kanınızı veriyorsunuz. Cerrahpaşa hastanesi tıbbi genetik bölümü çok yoğun olduğu için ben testimi Üsküdar da ki Zeynep Kamil hastanesinde yaptırdım. Sonuçlar bir ay içinde çıkıyor. 182’yi arayarak bulunduğunuz illerde hangi hastane bu testleri yapıyor öğrenebiliyorsunuz.
    Cerrahpaşa hastanesi tüm bölümleri için önceden net üzerinde ya telefonla randevu sistemi ile hasta kabul etmekte. Randevu numarası 0212 414 3 414. Hemen hemen her saat ulaşılabilmektedir, yoğunluk olduğunu unutmayalım.
                                    


Endokrin Bölümünün İlk Görüşmeden Sonra İstediği Testler
















Endokrin Randevu Kartı
Kan Tahlili Sonuç Kartı
     Trans geçiş süreçleri ile ilgilenen belli başlı şehir ve hastaneler var. Bu süreçte daha iyi ve konu ile bilgisi olan hastaneler, Ankara Hacettepe Hastanesi ve İstanbul Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi. Trans geçiş süreçlerinde doktorların Cetad eğitimi almış olmaları sizin hastane ve hukuk işleri açısından süreç işleyişinize olumlu katkı sağlayacaktır. Ben şehir olarak yakınlığından dolayı Cerrahpaşa hastanesine kasım ayında telefonla başvuru yaptım. 0212 414 3 000 arayıp 22183’ü tuşlarsanız direkt Doktor Şenol Turan’ın odasını aramış oluyorsunuz. Kısıtlı doktor ve hastane olmasından dolayı yoğunluk olacağını, telefonların uzun süre açılmayacağını belirteyim. Ama aramaktan vazgeçmeyin muhakkak bir şekilde ulaşıyorsunuz, ben de ilk aradığımda kimse açmadı hatta günlerce uğraştım ulaşmak için. Telefonla ulaştıktan sonra Şenol hocaya kısaca trans geçiş sürecine başlamak istediğimi belirttim. Bana 15 Ekim 2014 Çarşamba günü saat 11:00’a randevu verdi. Yolun çok çok başındaydım ama bu randevu ile şeytanın bacağını kırmışım gibi hissettim. Randevu gününün iple çekiyorsunuz tabii, ben de bir heyecanla gittim. Sizden kısaca kendiniz ve aileniz hakkında bilgiler alıyor. Örneğin; ne zamandır böyle hissediyorsun? Ailenden ya da çevrenden kimler biliyor? Sevgilin var mı ya da oldu mu?  Hangi isimle hitap ediliyor ya da edilmesini istiyorsun? Gibi kısa sorularsa sizi tanımaya çalışıyor ve anlattıklarınızı dosyanıza bir bir yazıyor. Sonrasında size birkaç test veriyor, bu testte de bolca sorular var size yöneltilen. Burada amaç sizi daha iyi tanımak, ruh durumunuz, intihara-şiddete eğilimiz ne kadar, akıl sağlığınız gibi çok yönlü olarak sizi anlamaya dayalı soruları cevaplıyorsunuz. Testler bayağı bir uzun ama sıkılmadan usanmadan dürüstçe cevap verin. Şenol hoca testleri tamamladıktan sonra oda da olmazsam kapının altından atarsın dediği için kağıtları kapı aralığından odaya doğru iteledim. Acaba yanlış cevap verdim mi? 5. ya da 50. sorunun cevabı neydi ya diye düşünmüyor değil insan. Bunlar hep sınav stresinden galiba. Ama tüm o soruların cevabı sizsiniz, kopya çekme gibi bir olanak yok, siz neyseniz cevaplarda öyle şekilleniyor. Testleri tamamladım ikinci görüşme için 25 Aralık Perşembe gününe de randevumu aldım. Trans geçiş süreci randevuları genellikle üç ay arayla ve Perşembe günleri oluyor. Özel bir durum olduğu zaman günler ya da görüşme aralığı değişebiliyor ama daha uzak tarihlere randevu verilmiyor. Cerrahpaşa hastanesinde Perşembe günleri trans günleri, bunu süreci ilerlettikçe ve testler devam ettikçe daha iyi anlıyorsunuz. Uslu bir çocuk olursanız Perşembe günleri dışında da transerkekleri görebilirsiniz…
     Her şeye geç kaldığım gibi bu yazıya da geç kaldım. Şimdi olayların en başına gidelim demek olmaz zira kalıp cümleler kurarak, yanlış beden, yanlış hayatlar, yanlış tercihler diye uzar gider konu. Onun için ben bu trans(erkek) geçiş sürecinde neler yaptım bi bakalım.
     Herkesi bir kenara bırakıp kendime açılmakla başladım. Lezbiyen ya da eşcinsel değildim, kendimi biliyordum. Ama neydi ben de ki durum bunu takiben yirmi yaşımda öğrendim. Evet biraz geç kaldım ama okul bitsin, şu bitsin o bitsin derken kendimi kandırdım ve bekledim. Uzun çaplı araştırmalar sonucu bir sürü LGBT derneklerine ulaştım ve bu durumla ilgili çeşitli röportajlar izledim. Hepsi de benim yıllardır kendime kurduğum cümleleri bana anlatır gibilerdi. Yalnız olmadığımı ve bu durumun artık toplum içinde yavaştan kabul gördüğünü görünce heyecanlandım, biraz da ağlamış olabilirim. Ben tüm bu karmaşanın içinde gelip giderken bir gün ‘gezi parkı’ eylemleri patlak verdi. Nasıl heyecanlandık nasıl ümitlendik anlatamam. Belki LGBT camiasının görünür olma günüydü bu gün. Durur muyuz biz de attık kendimizi kalabalığın arasına. Islıklar, sloganlar, kalabalık, arkadaşlık derken bir gün fuzuli bir sebepten yıllardır görmediğim çocukluk arkadaşımın evine gittik. Sonra o da takip eden günlerde ki eylemler de bizimleydi. Bir gün yine eyleme katılmak için heykel önünde buluştuk, bekledik bekledik kalabalık bir türlü harekete geçmedi biz de oturduk eski günlerden konuşmaya başladık. Derken o bana açıldı ben aslında kendimi erkek gibi hissediyorum dedi –ki ben onu mahalle dönemimden bilir, adını konduramaz durumumuza örnek alır ve biraz da olsa özgür olma halini kıskanırdım. Ben de açıldım aslında ben de böyleyim ve bizim gibi insanlar da var bak bir grup bile kurmuşlar derken eylem yalan olmuş biz kendi cumhuriyetimizi çoktan kurmaya başlamıştık bile. Edindiğim bilgileri ona aktardım, en çok rahatsız olduğumuz meme konusunu binder almakla biraz olsun hafifletecektik ve ilerleyen dönemde binder alıp dümdüz bir göğüs kafesine sahip olduk!
     Gezi parkının ruhumu bilinmez bizi ilerleyen dönemler için daha da heyecanlandırdı. Bu heyecanla son vites gidiyordum artık ve bir gün arkadaşımla annemin arkadaşına açıldık. ‘Ben zaten seni küçüklüğünden beri biliyorum, annene defalarca söyledim inanmadı’ diyerek bizim yanımızda olduğunu söyledi. Tabii durur muyuz, bu öz güvenle bir gün annemin arkadaşı birden patladı ve senin çocuğun böyle, artık kabul et diye. Annem şok oldu tabii, bağırdı çağırdı, etek giyse, saçlarını uzatsa, biraz kız gibi olsa bunlar olmayacak demeye başladı. Uzun konuşmalar, ağlaşmalar, ben buyum deyip çıldırmalar sonucunda annem çok da inanmasa kabul etmiş gibi görünüp konuyu kapattı. İlerleyen günlerde kabul etmediğini bunun bir özenti olduğunu ve çocukluk arkadaşımın kafamı karıştırdığını söyleyerek konuyu uzattı durdu. Kendimi ifade edemedim aylarca, doktora götürmeyi ve bu durumdan kurtulacağımı söyledi durdu. Ben zaten aksi bir çocukluk geçirdim –ki bu durumumu etrafıma açılamamakla olduğundan yüzde yüz emindim. İyice fevri oldum, ona buna sataşıyordum, hiçbir şey beni yüzümde sakal çıkması ya da sesimin kalınlaşması kadar mutlu edemeyecekti. Tüm bu gelgitler arasında sosyalleşememe, kalabalık korkusu, o bu derken küçük bir kavganın arkasından evi terk ettim. Burada kimse suçlu değil elbet, herkes şu aşamaya kadar bir çok hata yaptı ve ben iyi ki o gün eve tekrar dönmemişim. Evden ayrılalı bir buçuk sene oldu ve aralık ayında sürecimi başlatalı bir sene olacak. Her ne kadar süreç yavaş gitse de hormon almaya çok az kaldı, artık test sonuçlarından başka bir şey yok beklediğim!
       Şuraya küçük bir not düşeyim; evden ayrılmak ya da başka yollara baş vurmak etrafınızın sizi kabul etmesinde bir etken değil. Her şeyden önce ailenizin desteği ile çıkın bu yola, aileniz sizi kabul ederse toplumun kabul etmesi daha kolay oluyor!...
 ( Eğer kırmızı renkli yazılara tıklarsanız sizi kelimenin anlamı olan sitelere yönlendirecektir. )




 Merhaba Arkadaşlar;
    Yazıya klasik bi giriş yaptım, zira alışkanlıklarınıza dokunmak istemem. Hadi başlayalım! Şimdi veya sonra ya da başka bir gün, trans erkekler ne yaşar, ne yaşamak isterler de yaşayamazlar, trans neydi? Ben bu süreçte neler yaşadım, neler başıma geldi elimin yetiştiği kadar sizlere anlatmaya çalışacağım. Biraz olsun bizim gibi öteki kalıplı insanların yalnız olmadığını bilmenizi isterim, süreçte yaptığım yanlışları sizin de yapmamanız ve biraz da dertleşmek için buraya bir şeyler karalayacağım...

             Benimle bir ömür boyu direnir misin?